Yeni bir eğitim öğretim yılının başladığı şu günlerde, bütün anne babaların tek derdi vardır o da çocuklarının başarısı. Bütün anne babalar, çocuklarının okul hayatında olduğu kadar toplumsal hayatta da başarılı ve mutlu olmalarını isterler. Bunun içinde yapamayacakları fedakârlık yoktur diye düşünüyorum. Fedakârlık deyince eskilerin tabiri ile “babanın ceketi satması ya da annenin saçını süpürge etmesi” akla gelse de esas çocukların fiziksel ihtiyaçları kadar psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu unutulmamalıdır.
Eskiden olduğu gibi günümüzde de bazı anne-babalar, çocukların sadece karınlarını doyurmak, üstlerini giydirmek ve okul ihtiyaçlarını karşılamakla görevlerinin bittiğini sanıyorlar.
Yani odasını ayarla, masasını hazırla, okul ihtiyaçlarını karşıla, yemeğini suyunu ver tamam. Ondan sonra derslerine çalışan, okulda problem çıkarmayan, yaramazlık yapmayan, büyüklerine karşı gelmeyen, anne babasını sözünü dinleyen bir çocuk olmalarını beklerler. Oysa çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu bir gerçektir.
Kişisel Farklılıklar…
Çocukları diğer canlıların yavrularından ayıran en büyük özellik, gelişim dönemlerine bağlı olarak eğitimlerinin kişilikleri üzerine kurulmasıdır. Portakal fidanıyla elma fidanının, incir fidanıyla erik fidanının yetiştirilme ve bakımları aynı gibi görünse de iklim şatlarına duyarlılıkları, su ihtiyaçları, bakım ve ilaçlanmaları meyve verimliliklerini farklı yapar. Görünüşte her meyve ağacının yetiştirilmesi benzer gibi görünse de bu işin bilgi ve beceri istediğini bilmeyenimiz yoktur.
Çocuklarda meyve ağaçları gibi farklı özelliklere sahiptirler. Başka bir ifadeyle çocuklar, birbirlerine benzer gibi görünseler de aslında her çocuk farklı özelliktedir. Bırakın bütün çocukların birbirlerine benzemelerini, kardeşler arasında hatta ikizler arasında bile büyük farklılıklar vardır. Bütün çocukların dış görünüşleri farklı olduğu gibi akıl, zekâ, kabiliyet ve anlayışları da farklıdır.
Evde bir çiçeği dahi yetiştirirken onun özelliklerine göre hareket ettiğimize göre; “Dünyaya en güzel şekilde yaratılarak” (Tin, 95/4) gönderilen çocukları da kendi özelliklerine göre yetiştirilip eğitmeliyiz. Evde yetiştirdiğimiz bir çiçeğin dahi ne zaman su, ne zaman gübre, ne zaman ilaç istediğini öğrendiğimiz gibi çocuklarında fiziksel ihtiyaçları kadar psikolojik ihtiyaçlarına dikkat etmeliyiz.
Çocuklara yaklaşırken onların kişiliklerini, karakterlerini iyi tanımak gerekir. Bu amaçla da çocukların; sinirli mi, sakin mi, alıngan mı, duygusal mı? gibi sorulara verilen cevaplarla mizaçlarını tanıyıp ona göre yaklaşmak gerekir.
Çocukları tanırken de çocuklara yaklaşımlar çok iyi ayarlanmalıdır. Çünkü meyve ağacına dozu ayarlanmadan ve zamansız atılan her ilaç faydalı olmadığı gibi ağaca zarar da verebilir. Onun için çocuğa verilecek eğitimde çocuğun yeteneklerine, kapasitesine, kişiliğine, ilgi ve ihtiyacına göre dozunda ve zamanında verilmelidir. (Devam Edecek)
Eskiden olduğu gibi günümüzde de bazı anne-babalar, çocukların sadece karınlarını doyurmak, üstlerini giydirmek ve okul ihtiyaçlarını karşılamakla görevlerinin bittiğini sanıyorlar.
Yani odasını ayarla, masasını hazırla, okul ihtiyaçlarını karşıla, yemeğini suyunu ver tamam. Ondan sonra derslerine çalışan, okulda problem çıkarmayan, yaramazlık yapmayan, büyüklerine karşı gelmeyen, anne babasını sözünü dinleyen bir çocuk olmalarını beklerler. Oysa çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu bir gerçektir.
Kişisel Farklılıklar…
Çocukları diğer canlıların yavrularından ayıran en büyük özellik, gelişim dönemlerine bağlı olarak eğitimlerinin kişilikleri üzerine kurulmasıdır. Portakal fidanıyla elma fidanının, incir fidanıyla erik fidanının yetiştirilme ve bakımları aynı gibi görünse de iklim şatlarına duyarlılıkları, su ihtiyaçları, bakım ve ilaçlanmaları meyve verimliliklerini farklı yapar. Görünüşte her meyve ağacının yetiştirilmesi benzer gibi görünse de bu işin bilgi ve beceri istediğini bilmeyenimiz yoktur.
Çocuklarda meyve ağaçları gibi farklı özelliklere sahiptirler. Başka bir ifadeyle çocuklar, birbirlerine benzer gibi görünseler de aslında her çocuk farklı özelliktedir. Bırakın bütün çocukların birbirlerine benzemelerini, kardeşler arasında hatta ikizler arasında bile büyük farklılıklar vardır. Bütün çocukların dış görünüşleri farklı olduğu gibi akıl, zekâ, kabiliyet ve anlayışları da farklıdır.
Evde bir çiçeği dahi yetiştirirken onun özelliklerine göre hareket ettiğimize göre; “Dünyaya en güzel şekilde yaratılarak” (Tin, 95/4) gönderilen çocukları da kendi özelliklerine göre yetiştirilip eğitmeliyiz. Evde yetiştirdiğimiz bir çiçeğin dahi ne zaman su, ne zaman gübre, ne zaman ilaç istediğini öğrendiğimiz gibi çocuklarında fiziksel ihtiyaçları kadar psikolojik ihtiyaçlarına dikkat etmeliyiz.
Çocuklara yaklaşırken onların kişiliklerini, karakterlerini iyi tanımak gerekir. Bu amaçla da çocukların; sinirli mi, sakin mi, alıngan mı, duygusal mı? gibi sorulara verilen cevaplarla mizaçlarını tanıyıp ona göre yaklaşmak gerekir.
Çocukları tanırken de çocuklara yaklaşımlar çok iyi ayarlanmalıdır. Çünkü meyve ağacına dozu ayarlanmadan ve zamansız atılan her ilaç faydalı olmadığı gibi ağaca zarar da verebilir. Onun için çocuğa verilecek eğitimde çocuğun yeteneklerine, kapasitesine, kişiliğine, ilgi ve ihtiyacına göre dozunda ve zamanında verilmelidir. (Devam Edecek)
0 Yorumlar